32 Ağustos
32 Ağustos
Eylül gelmemeli. Eylül ayının gelişini boykot ediyorum.
Takvimimde on bir ay var, Eylül'üm gelmeyecek. Saatin pilini çıkardım, takvim
yapraklarını kopartıp yaktım. Haydar Ergülen ve Bülent Ortaçgil yoldaşım ‘Sonbaharın
başlangıcı Eylül ayına süngü takıp, siperimizde bekliyoruz. Zaman kavramıyla
ilgili bildiğim tek şey galiba perşembeydi. 32 Ağustos Perşembe.
Eylül size göre; şairin kemiklenişi, şiirin filizlenişi, kahverengi
ve sarının ahengi. Size göre; serin
rüzgarlar, ferah yağmurlar, toprak kokuları. Bir kurtuluş; ‘ Ordular ! İlk
hedefiniz Akdeniz’dir. İleri !
Beni mi soruyorsunuz ? Ben ölüm ve acı tarafından işgal
altındayım. Babamın ölüm yıl dönümü bugün aynı zamanda Eylül’ümün... Benim eylülde çiçeklerim açar gözyaşlarıyla
gübrelenen, sizinkiler gibi değil kara gövdeli yararak betonu çıkar. Ölüm ve
acı var filizlerinde. İşçi babamı yıkadılar ilk defa elleri beyazdı, boya yoktu,
kesik yoktu, gres yoktu ellerinde.
Ellerine dokundum son bir defa göz yaşlarımla yıkadım. Kalp krizi dediler o koca
yürekli adam, krizi olmaz onun inanmadım. Kalbinde kocaman odaları vardı, annemin resimleriyle kaplı
olan odalar. Kalbinde iki kardeşime bana
ayrı ayrı aşkla bakardı.
Eylül'üm, kiraz kokardı omuzları. İş çıkışı eve dönerken
şehir züppesi lüks aracıyla refüjden karşı şeride geçip kullandığı araca
çarptı. Ona şiir okuyamayacağım. Ona sevdiği yazarların kitaplarının ilk
baskısını alamayacağım. Ona sürpriz yapamayacağım. Bana ışıltılı gözlerle bakıp
‘seni kalbime gömerim adam’ diyemeyecek. Sen beni kalbine gömseydin de ben o
hasırı o çukurun içine sermeseydim... Yaşam destek ünitem. Neredesin ? Tek
dayanağım annem kaldı. Onun için yaşamaktan başka çarem yok. O olmasa, ilk seferle gelirim yanına. Tanrıyla büyük
hesabım var, çalmadı eylülde umut kapımı belki de yeltendi, acı ve ölüm nöbetçileri
tarafından darp edilerek kovalandı.
Şimdi gökyüzüne bakıyorum;
Yıldızlar mı daha uzak ?
Gözlerin mi ?
Yorumlar