Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-miş

Sen bana mesafe koydum Benim duvarlarım sabitti Ama senden düşen bir saç teli yıkardı duvarları Aldın bir sis koydun sol gözüme Olsun Göğü seyredelim mi yine Ben yine cesaretsiz Sen yine kısa saçlı -İyiyim ben, kendimden sıyrıldım sadece  Ben küflü bir parmaklığım Pencerenin arkasında yabancı silüet, sen yokken yolu izleyen, yolunu gözleyen Ben hep çocukluk koydum kumbarama Harcadılar harcadılar bitmedi Çanak çömlek patladı diye bağırdılar çocuklar, Bak gözlerim ışıldıyor mesela Bir düzenim yoktur belki bu yüzden -İyiyim ben, alelacele ve aleladeyim sadece  Asla dokunmayacak yüzüme ellerin yüzümde yeller dolaşıyor Ayaklarını sevmiştim ya O an rüyalarıma abone oldun kim bilir kaç asır Terliğin tekini ters çevirdim Bak anne, uğursuzluk getirdim Miş diyoruz ya geçmiyor aslında Sadece zaman kipinden ibaret -İyiyim ben, iyi.

Yeditepe İstanbul

Olcay : Neler yaptın bu gün? Yusuf : Alemi seyrettim. Kendimi başkalarının yerine koydum. Yeni cümleler buldum. Bak mesela: "Çok gezen mi bilir yoksa kendini başkasının yerine koyan mı?" şeklinde.. Birde şöyle bir cümle buldum: " Bir şehrin musluklarından içme suyu akmıyorsa, yüreğindeki pusulaya bakmanın ve başını alıp gitmenin tam zamanıdır işte.." Nasıl? Olcay : Havva'nın deyimiyle; çok şahane! Yusuf : Ama gidemem yani gidemez insan, şikayet edip durur sadece. Olcay : Peki ya yüreğindeki pusula? Yusuf : O, durmuş bir saat gibi..

Kaygısızlar

Yorganı taşıyorum salona,  Kaygısızlar izliyorum bir sabah, ellerim ayaklarım ufak ve sobayı yakmam yasak. Hep sobadan zehirlenenleri anlatıyor Reha Muhtar. Ne uzam dolu kara komedya Kaygısızlar. Ülkemin düzenin kültürün görsele indirgenmiş hali. Anlamadan, bilmeden yerli yersiz gülmeler. İzliyorum. Yetim hüzünler. İzliyorum. Farkında değiliz, zaman geçiyor. Gece-gündüz o kadar. Sonra bitiyor, ya arada bir yerde, yahut son diye biçilmiş veya öyle addedilen yerde. Edebiyatçı şöyle sesleniyor; “Yaşayıp gidiyoruz bir tane hayatta. Bir hırkadır giydiğimiz başkalarının çıkardığı.” Sonra yine Gece-Gündüz. Sonra şık bir ikindi, latife ve şiir halleri gayrimeşru hayalleri. Kimsesiz bir kum zambağı Ansızın konar kulağının üzerine  Saçında tuz ve nem  Yüzüm çarpıyor mütenasip bir yalnızlığa Kat ediyoruz cümbür cemaat bir yol Tonlarca duman ve kirlilikle  Bir an önce dağılsak  Bir an önce yek Dikkatsiz ama rikkatli Zarif sıfatlar bulsam Ahenkli fonetik kelimeler O zam

Anlatı Kuşanmıştı Biçemlerime

Yorgunluğum gibi yoğundu gök Altımızda şarap lekeli halı Anında oldum simbad Manzaranın yarısını bıçak gibi kesen galvaniz çatı Zatı aliniz bazen çok katı Sonra düştü aklıma İzmir'de imbat Domuz çukuru heyhat Duygu var ama yok ispat Kadeh kalkıyor yetişebilirsen orda vuslat Tütünden ne ağızda tat ne de kaldı damak Saçma kafiyelere sürgünüm İmdat ! Kelam yapışmasa velhasıla Düzmezdin zihnimi her gece Mesnetsiz mesnevim Anlamsız rubaim Şiirlerim paçavra Büyük bir ciddiyetle emiyorum karmaşanın temaşasını Büyük bir rahatlıkla itiyorum elinin ayasını Büyük bir asillikle kapatıyorum can çekişen çocuğun ağzını Bir daha yanar mıyım ben ?    Bir daha kanar mıyım ben ?       Bir daha konar mıyım ben ? Firari ip uçlarını her yakalayışta bir kadeh elimde bir boşluk önümde... -Anlatı kuşanmıştı biçemlerime. Hadi gel güneş uyanmadan kaçalım.

Üçleme

Üçleme Nasıl bir umur asıldıysa Çamaşır teline Menziline girmiyor rüzgar bile Nasıl bir uzak aştıysa Göklerden yırtılmış ay Gitmez durur göz önünde Nasıl tekerrür kaldıysa Dön bak insanoğlu Rakı, mısra ve üçleme

Muhayyer

Dülger geçsin Yosun geçsin Bir şiir emeklesin mısralarda Hem umut hep düş Çay dolsun Aşk oysun Avuçlarında yaşamla sokaklarda Hem yitiş hep diriliş Kalp hasar Yürüyen muhayyer Her yanı kan sargılarda Hem ölüm hep yaşam -Sıtkım sıyrıldı ama çiçeklerim saksıdan taşar.

Kendine Ait

Resim
Kitaplardaki gibiydi mizansen dalgalar hırçın, havada fırtına, deniz olabildiğine güzel. Banka oturdum, soğuğun ince ince işlem yapmasına, beni çarpanlarıma ayırmasına izin veremezdim. Kapşönü çıkardım, montu bir kurbağa deneyiymişcesine ikiye yardım. Kollarımı bankın ucuna doğru uzattım. Kucakladım hepsini. Sen olsaydın farklısını yapmazdın. Emin ol. Ayaz vuracaktı göğsüne yaraların genişleyecekti. Genişledikçe birayla karışan mayhoş tat süzülecekti. Her taraf boş, bu sokak lambaları kimi aydınlatıyor acaba kimi ? İç çekecektin ? Belki de umrunda olmayacak. Nerden geldik bu konuya ışık iyidir aydınlıktan zarar mı gelir ?        Kendimleyim. En anlaşılır ve en alışa gelmemiş yanlarımla. Aynadaki eleştirilerden çok uzakta. Çok uzağı istemezmiyiz hep ? Dalgaların üzerinden koşa koşa, sahilde bata çıka, ağaçtan düşe kalka ordan oraya. Ne güzel yapmalısın, çok güzel sevmelisin kendini, sensin o, o çok özel. Ne oldu? Farkındayım anlatının şirazesi kaydı. Kişisel gelişim saçmalığına döndü. B

Hiç

Resim
Ritmi sabahın ketıla su çekmekle başlıyor Samimiyetinden ödün yok, suyu ısıtıyor çekiliyor kenera Jenerasyon jenerasyon şiirler uçuşa dursun balkonda Kahve fincanı hariç her sabah dünün yarını Kadının sözü vuruyor soğuk eliyle boynuma ‘seni anlatacak kelimelerin tam değil anlamları. öyle bir şey ki senden başka hiçbir şey tarif edemiyor seni. belki bütün anlamın bu ve anlamsızlığın. ulan kafayı yemeden şu ömrü tamamlasam dedirten cinsten bir adamsın.’ Gururum bir okşandı bak şimdi ışıl ışıl tebessümüm Birazdan geçer Her şey! Ve En kötü yanımdan yakalanıyorum her sabah Yaşlı bir taş misali daireler çizip yuvarlanıyorum yokuştan Yollar yıllar gibi seyircisiz Hiç karşıya bakmıyor insanlar    Hiç yukarı bakmıyor insanlar          Hiç var yerde hep ona bakmaları bundan

Dün bendim, bugün sen, yarın öteki.

Resim
Dün bendim, bugün sen, yarın öteki bunu bir bildirim olarak bil. Esbaba dönecek kalp orda işte tam orda, ketıl atacak. Bir kahve koyacaksın fincana sade olacak muhtemelen. Kahve gözlerinin içine bakacak. Koklayacaksın, gözlerin kapalı. Tutkuyla söylenen bir şarkının sözleri gelecek aklına, sigara kullanıyor musun ? O gün belki de kullanacaksın ihtiyaç duyacaksın. İlk yudumda hayatın temaşasını siktir edeceksin. İkinci yudumda ılıklaşacak kırıklığın, kırgınlığın. Eşlik edeceksin şarkıya. Üçüncü yudumu biraz bekleyip içeceksin kulbunu bırakıp avuç içlerinde hissedeceksin sıcaklığını. Süzülerek uzaklaşacak yorgunluğun. Her şey kesinlikle böyle olacak. Bil. Dört ve beşinci yudumlar yutağından ard arda geçecek çünkü şarkının umuda vuran berraklığı artacak. O an hiç farketmediğin ya bir ağaç ya bir nesne toslayacak gözüne. Kimseye bir şey anlatmadan çözülecek her şey. Hatta şuan kahve bitti, farkında değilsin kalktın ve asıl gidilecek yola doğru meyl ettin. Ne anlattın, ne şifa buldun tenler

Bir'li Anlatı

Herkes, herkesten bir şey  bekliyor. Bir kelam bir hareket bir davranış bir duygu. Bir şey... Kimse kimsenin beklediğini yapmıyor. Öylesine bencilleşmiş ki dünya kimse bir başkasının mutluluğundan sevgi çıkaramıyor. Herkes ben derdinde. Ben. Ben. Daha çok ben. Ama o ben dedikleri çevresindekiler olmazsa neye yarar? Bir çiçek uzat bakalım yanındakine ne olur ? Ne kadar çok bir kullandım. Kullanmasam ne olur... Oluşturmak için ya da çevrendeki çemberi korumak bir çiçek uzat. Bu kadar mı sana uzak. Ben senin için hep tuzak. Tekerleme yazsam sakız kağıdına yazılır mı ? Muallak. Ben hiç, biz hep.