Kaygısızlar

Yorganı taşıyorum salona,  Kaygısızlar izliyorum bir sabah, ellerim ayaklarım ufak ve sobayı yakmam yasak. Hep sobadan zehirlenenleri anlatıyor Reha Muhtar. Ne uzam dolu kara komedya Kaygısızlar. Ülkemin düzenin kültürün görsele indirgenmiş hali. Anlamadan, bilmeden yerli yersiz gülmeler. İzliyorum. Yetim hüzünler. İzliyorum.
Farkında değiliz, zaman geçiyor. Gece-gündüz o kadar.
Sonra bitiyor, ya arada bir yerde, yahut son diye biçilmiş veya öyle addedilen yerde. Edebiyatçı şöyle sesleniyor; “Yaşayıp gidiyoruz bir tane hayatta. Bir hırkadır giydiğimiz başkalarının çıkardığı.” Sonra yine Gece-Gündüz. Sonra şık bir ikindi, latife ve şiir halleri gayrimeşru hayalleri.

Kimsesiz bir kum zambağı Ansızın konar kulağının üzerine 
Saçında tuz ve nem 
Yüzüm çarpıyor mütenasip bir yalnızlığa
Kat ediyoruz cümbür cemaat bir yol
Tonlarca duman ve kirlilikle 
Bir an önce dağılsak 
Bir an önce yek
Dikkatsiz ama rikkatli
Zarif sıfatlar bulsam
Ahenkli fonetik kelimeler
O zaman uzam ve akış

Son bulacak mülaki bir tebessümle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OLSUN DA GÖR

Göç

Cırcır Böceği ve Mitolojik Kadınlar (III)