Anla(ma)

   
       Anlaşılmaktan vazgeçmiştim, bir şefkat arsızı olmama ramak kalmıştı. Annemin eteğini bırakmadığım kadın günleri gibiydi dünya. Belki de annemin eteğiydi elleriniz. Hem zaten kim anlaşılmıştı ki... Kim biliyordu anlamayı ? Ben yanlış yöne mi bakıyordum ? Anlayan insanlar saklanıyor muydu ? Benim karşıma niye çıkmıyorlardı ? Neden ! Belki de bulunduğun coğrafyadan mı ötürüydü. 65 ülke içinden kendi dilinde okuduğunu anlama konusunda yanılmıyorsam 46. falanız. Yani işler daha karmakarışık hale gelecek. Bu yüzden kelimeler rafta. Duygu ve davranıştan çıkardığımız ufak manalarla el yordamıyla yaşıyoruz. Telaşınız var, cümlelerin sonunu beklemiyorsunuz haliyle anlamaya sabrınız da yok. Artık benim anlatasım da yok. Çünkü ince düşünürken daha da inceldik. İnceldikçe daha kolay kırılıyor insan. Tavsiye vermek isterdim ama kasımpatıyla, serçeyle konuşan biri olarak pek geçerliliği olacağını sanmıyorum. Muhtemeldir ki yıprana yıprana kalınlaşacağım(z).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OLSUN DA GÖR

Göç

Cırcır Böceği ve Mitolojik Kadınlar (III)