KARA POŞET

Bugüne kadar yabancılardan hiç bir şey almadık, elma şekerine kanmadık ne değişti ?
Rüzgar çıktı bak. Kara gözlüm siyahi sevgilimi uçarken tuttum gövdesinden görenler belki çevreci diyecek ama bilmiyorlar gönül bağımı yoksa denize atık döken bir tankere çıkıp boykot bayrağı asmamıştım.
Benim siyahi sevgilim alçaktır biraz. Herkes elini tutar. Sende tuttmuşsundur üstelik. Gelelim bu siyahi sevgiliye en çok muhtaç duyanlara.
Gözüm dalıyor uzaklara, uzaktan. Gündelik durumlarınız dışında keskin duygularınızı paylaşamıyorsanız yalnızsınız arkadaşım. Benim kadar depresif bir ruh hali içinde bulunmadığın aşikar. Belki de yanılıyorum daha beter kilitli bir kutusun. 'İbo kapatalım mı ?' 'Kapatalım abi.' En son birayı ben alır sahile doğru sallanırım. İki kişi tanıyorum burada. Biri bakkal İbo ve İbo diye seslenen diğer abi. Günde iki kere yarım yamalak diyaloğumuz olur. Sabah ekmek alırken gece içki alırken. Ben son biraları aldığıma göre kapatın abi semti kapatın. Bana her yer virane.
En fazla elini tuttuğum şey kara poşet. En uzun soluklu ilişkimiz onla. Nereye gidersem gidiyim karşıma çıkmasını bilir.  Bazen 22:00 dan sonra, görüşmemizi yasaklayan tekeller olsa da ben düşer peşine bulur kaçırırım onu.


Geceleri otel sakinlerine kızıyorum. Bu şezlonglar gece benim arkadaşım gündüz bu kadar hora kullanmayın. Gündüz ise gidip konuşamıyorum neşeliler keyifliler. Onlara atış serbest bana mermi sayılı.

Bu yazının üzerinden aylar geçti, umutsuzluğumu kırdığım bir gece filitrelendi. Şişenin ucundan yuvarlak halkalar süzülüp şişenin dibine ulaşıyor... Galiba biri bana elma şekeri verdi gözlerinin ışıltısında... Cesaretim, korkum ve umudum bu yüzden.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OLSUN DA GÖR

Göç

Cırcır Böceği ve Mitolojik Kadınlar (III)