Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-miş

Sen bana mesafe koydum Benim duvarlarım sabitti Ama senden düşen bir saç teli yıkardı duvarları Aldın bir sis koydun sol gözüme Olsun Göğü seyredelim mi yine Ben yine cesaretsiz Sen yine kısa saçlı -İyiyim ben, kendimden sıyrıldım sadece  Ben küflü bir parmaklığım Pencerenin arkasında yabancı silüet, sen yokken yolu izleyen, yolunu gözleyen Ben hep çocukluk koydum kumbarama Harcadılar harcadılar bitmedi Çanak çömlek patladı diye bağırdılar çocuklar, Bak gözlerim ışıldıyor mesela Bir düzenim yoktur belki bu yüzden -İyiyim ben, alelacele ve aleladeyim sadece  Asla dokunmayacak yüzüme ellerin yüzümde yeller dolaşıyor Ayaklarını sevmiştim ya O an rüyalarıma abone oldun kim bilir kaç asır Terliğin tekini ters çevirdim Bak anne, uğursuzluk getirdim Miş diyoruz ya geçmiyor aslında Sadece zaman kipinden ibaret -İyiyim ben, iyi.

Yeditepe İstanbul

Olcay : Neler yaptın bu gün? Yusuf : Alemi seyrettim. Kendimi başkalarının yerine koydum. Yeni cümleler buldum. Bak mesela: "Çok gezen mi bilir yoksa kendini başkasının yerine koyan mı?" şeklinde.. Birde şöyle bir cümle buldum: " Bir şehrin musluklarından içme suyu akmıyorsa, yüreğindeki pusulaya bakmanın ve başını alıp gitmenin tam zamanıdır işte.." Nasıl? Olcay : Havva'nın deyimiyle; çok şahane! Yusuf : Ama gidemem yani gidemez insan, şikayet edip durur sadece. Olcay : Peki ya yüreğindeki pusula? Yusuf : O, durmuş bir saat gibi..

Kaygısızlar

Yorganı taşıyorum salona,  Kaygısızlar izliyorum bir sabah, ellerim ayaklarım ufak ve sobayı yakmam yasak. Hep sobadan zehirlenenleri anlatıyor Reha Muhtar. Ne uzam dolu kara komedya Kaygısızlar. Ülkemin düzenin kültürün görsele indirgenmiş hali. Anlamadan, bilmeden yerli yersiz gülmeler. İzliyorum. Yetim hüzünler. İzliyorum. Farkında değiliz, zaman geçiyor. Gece-gündüz o kadar. Sonra bitiyor, ya arada bir yerde, yahut son diye biçilmiş veya öyle addedilen yerde. Edebiyatçı şöyle sesleniyor; “Yaşayıp gidiyoruz bir tane hayatta. Bir hırkadır giydiğimiz başkalarının çıkardığı.” Sonra yine Gece-Gündüz. Sonra şık bir ikindi, latife ve şiir halleri gayrimeşru hayalleri. Kimsesiz bir kum zambağı Ansızın konar kulağının üzerine  Saçında tuz ve nem  Yüzüm çarpıyor mütenasip bir yalnızlığa Kat ediyoruz cümbür cemaat bir yol Tonlarca duman ve kirlilikle  Bir an önce dağılsak  Bir an önce yek Dikkatsiz ama rikkatli Zarif sıfatlar bulsam Ahenkli fonetik kelimeler O zam