Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anla(ma)

Resim
           Anlaşılmaktan vazgeçmiştim, bir şefkat arsızı olmama ramak kalmıştı. Annemin eteğini bırakmadığım kadın günleri gibiydi dünya. Belki de annemin eteğiydi elleriniz. Hem zaten kim anlaşılmıştı ki... Kim biliyordu anlamayı ? Ben yanlış yöne mi bakıyordum ? Anlayan insanlar saklanıyor muydu ? Benim karşıma niye çıkmıyorlardı ? Neden ! Belki de bulunduğun coğrafyadan mı ötürüydü. 65 ülke içinden kendi dilinde okuduğunu anlama konusunda yanılmıyorsam 46. falanız. Yani işler daha karmakarışık hale gelecek. Bu yüzden kelimeler rafta. Duygu ve davranıştan çıkardığımız ufak manalarla el yordamıyla yaşıyoruz. Telaşınız var, cümlelerin sonunu beklemiyorsunuz haliyle anlamaya sabrınız da yok. Artık benim anlatasım da yok. Çünkü ince düşünürken daha da inceldik. İnceldikçe daha kolay kırılıyor insan. Tavsiye vermek isterdim ama kasımpatıyla, serçeyle konuşan biri olarak pek geçerliliği olacağını sanmıyorum. Muhtemeldir ki yıprana yıprana kalınlaşacağım(z).

BİR İDAMIN DÖRT GÜNÜ

Resim
1.GÜN      Dün gece 16 saat civarında uyudum. Telefonu kapadım. Sabaha karşı uyandığımda gayri ihtiyari açtım. Saat 4'ü geçiyordu. Saat geçiyor kabuslar mütemadiyen sürüyordu. Savuşturmak, nefes almak için balkona çıktım. Bir sigara, bir kaç şiir, sonra balkondaki salıncakta sızmışım. Neticem, açık tribün. Kabuslar n'olur, ölün. İdamım bu gece olsun size düğün! 2.GÜN      Yapamadım aile evi bunun için kötü bir sahneydi. Seyircisiz olmalıydı. Sabah 8'de 'O' aradı.  -Neden kapalı telefonun. - Artık bende sorumsuz olacağım. dedim ve bir şeyler daha ekledim.       Uykusuzluk hafızamı yıpratıyor. Hafıza tazelemesi yapalım sizde taziyeye gelenleri karşılayın. İlk sorumluluğun 5 yaşında ekmek alıp paranın üstünü tırtıklamakla başlamıştı. 7 yaşında bir yaz günü 12 km uzaklıktaki elektrik faturası yatırma görevini başarıyla icra etmiştim. Güneş çarpmıştı kuyrukta beklerken. Sıra verdiğim yaşlılara, ertesi gün hastalanınca, çok çocuk küfrü etmiştim. Onlar

RAKI

Resim
NEY MANTIKLIYDI ? MEY MANTIKLIYDI.

Üşüdüm

Resim
Gece çok yağmur yağdı Da ya na ma dım Üzerimi sıyırdım Is lan dım Ağladığım anlaşılmadı Titredim  Üşüdüm Üşüdükçe seni düşündüm Sabah oldu güneş ışıdı Uyan uyan diye kendime yalvardım Islak kağıtlardaki Mısraları topladım Titredim Üşüdüm Üşüdükçe seni Dü şün düm.

Zaman

Hayatın çok kısa olduğunu anlayıncaya kadar uzunluğu, uzunlukları, uzayan dalları budayacak insanlar. İlk filizimizde tırpanlanacak, incineceğiz. Bu kaidede kısalığın ve uzunluğun ölçümünü yapan ‘ZAMAN’ dır. -Hiç bir şeyi zaman değiştirmez, değişim insanlar sayesinde sağlanır. ‘Yel koğan’ yani yel kovan boş gezen, havai manasındadır. Hızlıdır ve çabuk yol alır. ‘Akrep’ ise ağır işleyen, zehir işleyen, mahlukat. Saniye kolunu siktir et. Peki insanlar aşkta, zamana yeteri kadar itina göstermiyorlarsa... Yel kovanın büyüsüne kapılmışlarsa... O akrep bir gün sokacak! Nihai sonuç bu. En kötü, en gaddar emanetçi zaman. Çünkü zaman asla durmayacak. Zamana teslim ettikleri hiç bir şey de durmayacak.