Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anlatı Kuşanmıştı Biçemlerime

Yorgunluğum gibi yoğundu gök Altımızda şarap lekeli halı Anında oldum simbad Manzaranın yarısını bıçak gibi kesen galvaniz çatı Zatı aliniz bazen çok katı Sonra düştü aklıma İzmir'de imbat Domuz çukuru heyhat Duygu var ama yok ispat Kadeh kalkıyor yetişebilirsen orda vuslat Tütünden ne ağızda tat ne de kaldı damak Saçma kafiyelere sürgünüm İmdat ! Kelam yapışmasa velhasıla Düzmezdin zihnimi her gece Mesnetsiz mesnevim Anlamsız rubaim Şiirlerim paçavra Büyük bir ciddiyetle emiyorum karmaşanın temaşasını Büyük bir rahatlıkla itiyorum elinin ayasını Büyük bir asillikle kapatıyorum can çekişen çocuğun ağzını Bir daha yanar mıyım ben ?    Bir daha kanar mıyım ben ?       Bir daha konar mıyım ben ? Firari ip uçlarını her yakalayışta bir kadeh elimde bir boşluk önümde... -Anlatı kuşanmıştı biçemlerime. Hadi gel güneş uyanmadan kaçalım.

Üçleme

Üçleme Nasıl bir umur asıldıysa Çamaşır teline Menziline girmiyor rüzgar bile Nasıl bir uzak aştıysa Göklerden yırtılmış ay Gitmez durur göz önünde Nasıl tekerrür kaldıysa Dön bak insanoğlu Rakı, mısra ve üçleme